Yaşayarak tüketmek isterdim seni.
Birlikte tükenmemizi isterdim, aynı yüklemlere özne olmamızı dilerdim.
Farkında değilsin, olmadın, olmayacaksın. Çoktan bitti yaşanmışlıklarımız.
Sanki hiç gerçek olmamış gibi. Doğru ya olmadı zaten. Benden bir adım öteye gidemediler.
Tek başıma seviştim seninle, sen yokken seviştim.
İnsanlardan korkardım, samimiyetten kendimi insanlığa açmaktan korkardım. O yüzden sana sığındım. Aslında bakarsan haksız da değildim korkularımda.
Senden hiç korkmamıştım. Gelişin yoktu benle gelmiştin bu dünyaya. Benim için gelmiştin. Bencilsin diyeceksin, dünyanın senin etrafında döndüğünü düşünen şımarıklardansın diyeceksin. Ama ben hiç şımartılmadım bunu sen de bilirsin. Acılarımdan kaçmak için böyle düşünüyorum yalnızca. Acılarıma, acılarımın ve onların nedenlerinin bir yanılsama olduğunu düşünerek katlanabiliyorum. Arkamı döndüğümde veya gözlerimi kapadığımda orada olmadıklarını düşünüyorum. Tanrıyı evcilik oynayan bir çocuk olarak hayal ediyorum. Bense bakkaldan para üstü niyetine alınmış bozuk bir düdüğüm. Bir köşedeyim, yalnızım. Arada bir yanıma o güzel oyuncaklarından koyuyor. Bazen de eline alıp düzelip düzelmediğimi kontrol ediyor, o zaman umutlanıyorum işte elimden geldiğince ses çıkarmaya çalışıyorum. Çığlıklarımı benden başka duyan yok farkında değiller asıl sorunun içimde olduğundan.