30 Ekim 2012 Salı

Uçun Kuşlar


nefes almak zor gelir. tutarsın nefesini. inanırsın ölebileceğine. bitecek dersin, bu sefer son. sevinirsin, kurtuluyorum diye. kendine de kızarsın . nasıl bu kadar korkak olabiliyorum diye düşünürsün. başını öne eğerek kabul edersin çoğu zaman. 'evet korkağım' . korkuyorum yalnızlıktan. yalnızken ağlıyorum. neden diye sormama fırsat kalamadan. sevmiyorum yalnızlığı. şüpheli olsa bile varlığı dokunuyor bana. kabul etmiyorum ama yalnızım. daha doğrusu yalnızız. kime açıyoruz tamamen kendimizi. saklıyoruz, gizleniyoruz biz de saklanıyoruz.. sonra yalnız değilim diye dolanıyoruz . kıçıma anlat sen bunu. bencillik ve kibir yüzünden her şey. benciliz, en yakın arkadaş sıfatına koyduğumuz insanlar benzer bize en çok. biz kendimizi sevdiğimiz için severiz onu, o yüzden ona en yakın olup onu överiz. nefesimi tutarken bunları düşündüm. ölümü isterken kendimize acıdım. kendi yarattığımız bir temel üzerine kurulan amaçlarımızı düşündüm. gereksiz hepsi biliyorum. ama o amaçtan bende de var işte. ben de o yüzden kendime acıyorum. korkağın tekiyim onu da biliyorum. nefesimi hiç sonuna kadar tutamadım. en büyük bencilliği yapım gidemedim bu dünyadan. hep arkama baktım. küçük kardeşimi düşündüm. sen ablasın, her şeyden önce o sıfatı hak et dedim kendime. anne baba bir yana kardeş bir yana derim hep. ailemi zaten en baştan kaybettim. sorunlu bir ailenin sorunlu bir çocuğuydum. aile dağıldı sorunu bitti ama ben hala sorunlu olduğumu düşünüyorum.o sorunları özlüyorum biliyor musun? elektrikleri kesik olan evimizde, pencere kenarında babamı beklemeyi özledim. biliyor musun hep sarhoş gelirdi. korkardım ben de . o gelince kaçardım. yatağın altına saklanırdım. uzaktan annemi izlerdim, babamın bağrışlarına  kulak asmadan mum ışığında kıyafetini değiştirmeye çalıştırmasını.
pencere kenarında annemle oyunlar oynardık. arabaları sayardık. hep bilerek yenilirdi annem. ödül olarak da reçelli ekmek verirdi bana. o pencere kenarında şiirler şarkılar öğrendim ben.' uçun kuşlar' çocukluğumda beri en sevdiklerim arasındadır. bir de utanırdık biliyor musun. elektriğimiz kesik, babam ayyaş. utanırdık. dalga geçerlerdi benle anlamazdım. geceleri elektriğimizin kesik olduğu anlaşılmasın diye mum yakamazdık. evde yok numarası yapardık. yakın komşulara gönderirdi annem beni ders çalışabilmem için. hepsi  diye eve koşardım onun için. annem benim ne çok severdim onu. babamın yaptıklarına rağmen kaç yıl sevdi onu, katlandı ama. küçük kardeşim de daha 8 yaşında. sonradan geldi sorunlu ailemize. çok kıskandım onu en başlarda. çünkü babam o doğduktan sonra 6 ay kadar içmedi.kıskandım babam onu önemsiyordu. aslında sarhoş olmadığı zaman beni de önemserdi gazeteler okurdu bana. ama onun için sarhoş olmuyordu. onu benden çok seviyordu. sevsin olsun tamam mutluydum çünkü ailem vardı. daha sonra yine herşey bozuldu. annem babamı terk etti.çünkü artık gözü açılmıştı. babama aşık değildi ve beni artık eskisi gibi sevmiyordu. kendisi için beni hayatımdan kopardı. ölmek istedim. 2 ay neredeyse hiç konuşmadım. babamın yalnızlığına üzülüyordum, eski hayatımdan koparılmıştım yenisine alışamıyordum. çok ağladım. 3. senesindeyiz hala ağlıyorum arada sırada. babasını çok seven kızları kıskanıyorum. annesinin arayıp sıkı giy diye tembihlediği arkadaşlarımı kıskanıyorum. aile çok önemli biliyor musunuz? bir eksiklik ama sadece. eksik ama yaşıyor insan. çoğu zaman mutluyum da. dedim ya sadece arada sırada ağlıyorum. biliyorum yaşamak güzel.

Uçun kuşlar uçun doğduğum yere;
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır.
Ormanlar koynunda bir serin dere,
Dikenler içinde sarı gül vardır.

O çay ağır akar, yorgun mu bilmem?
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem?
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem?
Yüce dağ başında siyah tül vardır.

Orda geçti benim güzel günlerim;
O demleri anıp bugün inlerim.
Destan-ı ömrümü okur dinlerim,
İçimde oralı bir bülbül vardır.

Uçun kuşlar, uçun burda vefa yok;
Öyle akar sular, öyle hava yok;
Feryadıma karşı aks-i seda yok;
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.

Hey Rıza, kederin başından aşkın,
Bitip tükenmiyor elem-i aşkın,
Sende -derya gibi- daima taşkın,
Daima çalkanır bir gönül vardır.

13 Ekim 2012 Cumartesi


demek istediğim sadece
Yaşadığımız için mi ölüyoruz sanki. Birine bağlanmadan yaşayamama durumu var bir de. Peki biz nasıl mı yaşıyoruz?..   Çoğu zaman birileri için . O taptığımız insanlar ağzımıza oksijen tıkamıyacak. Bizi pohpohlamalarının bir nedeni var elbet. Gençliğimizin en güzel zamanlarını bu bok durum için harcarız. Birilerine mutlaka ‘Senin için ölürüm aşkıaaaaam.’ demişimizdir. Allah’tan o göt yoktu da sadece lafta kaldı. Özenerek yaşarız. Herkese. Oralarına, buralarına, onlarına şunlarına.. Yurt dışına kaçma ya da onlar gibi yaşama hayallerimiz olur. Yine göt yemez. Ailemiza sayar söver diplerinden ayrılmayız.(değerini bilin onların) Film karakterlerine benzemeye çalışırız. Hobilerimizden çok fobilerimiz vardır. Televizyon izler siyaset yaparız. Birileri mi bağrıyor, susarsak kendimizi ayıplarız. Ağlarız çok ağlarız. Çoğu zaman yalnızlıktan. Varlığımızı sorgulamaya başlarız işte o zamanlar. en büyük ‘NEDEN’ sorusuna yanıt ararız. Ben bulamadım, sizi bilemem artık. Fakat neden diye sorarken kendime başka birşeyi öğrendim. ‘Sorgulamaktan yaşamayı unutuyoruz bazen. ‘ 
Oyuncak olan iyi niyetlerimize selamlar olsun..
 Sosyal kişilikler, ben herkesle tanışırım kaynaşırım oynaşırım diyen insan tipleri özellikle sizin alnınızdan öpüyorum.Yüzüne gülme sanatını en iyi oyuncularısınız, oynatılanısınız.
 Selam ben 'rfvtgbyhn' cümlesini açalım biraz.. rfvtgbyhn sen anlattığının yüzde kaçısın.
 Yeni tanıştığınız bir insan mükemmeldir. Hadi tanımaya devam et. Sonra nefret edersin zaten. 
 Bazen öyle insanlarla tanışıyorum ki 'bu kadar iyi bir insanın boku bile güzel kokar' diye düşünüyorum. Evet, biliyorum harbi salağım. 
 İyi niyetlerinizi satın işte.Hatta satmayın üstüne para verip birine kakalayın. İyi niyetliyim diyenlere inanmayın. Bir bir insanın kendi hakkında yaptığı bütün iyi yorumlara inanmayın. Namus benim için en önemli şey diyen insan zamanında namussuzluğunu yapmıştır, belki de hala yapıyordur. Ben safım diyen insanın yerin altında size göstermediği yerleri vardır. 
 Arkadaşlarım saf der bana hayır saf değilim salağım. Saf değilim çakallığımı da yaparım. Salaklık zamanıma gelirseniz ama alın ağzımdaki ekmeğimi. 
 Yeni geldiğim bir okulda ben dershaneye gitmiyorum diyen ; 'sana kitap getireyim' 'baban ne iş yapıyor ki' 'dershanede tanıdıklarım var konuşayım derslerin iyi birşeyler yaparlar sana' cümlelerini arka arkaya sıralamıştım. aldığım cevap ise ' **??** . Sen ne diyosuoon banaa yaaa. Ben gitmeaam dershaneyee. Ora da devlet okulu gibi dolu dolu ıykk. Özel ders alıyorum ben her dersten. Hocalarım özel benim . Ayy dershane hocaları bir bok bimiyooor . ahahhaahah .Fakir olsam giderdim oraya. Sen beni ne sandıın. ashjadahgsfdafd'. .Kankişine dönerek fısıldamalar, bana bakarak kıkırdamalar. Arada birkaç cümlelerini duydum sadece 'salak, gerizekalı' tarzında şeyler bunlar da. Dalga konusu oldum uzun bir süre. İşte bu saflık değil salaklık.  Ayırt edebildiniz mi?
 Yeni bir ortama geldim şu an. Şu anda kendini saçmasapan sıfatlarla tanıtan insanlar dönüyor etrafımda. Hepsi iyi niyet elçisi. 
 İnanmayalım kanmayalım. Boşu boşuna insanlara nasıl birisin diye sorup, palavralara maruz kalmayalım. 
Siz siz olun, açılan her kapıya, söylenen her söze dalmayın. Balıklama bile daldım ben. Dibe çakıldığım çok oldu. Sularını derin gösterirler size. Ben dersimi aldım arkadaş. ( Palavra inanmayın) Siz de benden ders alın.
  Paçalarınız kuru, çayınız bol olsun.. 

11 Ekim 2012 Perşembe

Yaşayalım..

Tükeniyoruz.
Bunun için de zamanı suçluyoruz. Asıl biz zamanı tüketiyoruz. Hissetmeden yaşıyoruz. . Yakınarak şikayet, ederek. 'Neden' sorusunu sormaktan yaşadığımız anı unutuyoruz. Tüketiyoruz. Arkamıza bakmaya korkuyoruz.
 Ben arkama baktım bugün. Hatalarımı gördüm. Hayır, yaşadığım pişmanlık değil. (belki de ben kabul edemiyorum pişmanlığı) Yalnızca hayal kırıklığı. Şu an özlediğim o günleri yakınarak yaşamışım. Ne yazık bana.
Şu an sorsanız yine durumumdan şikayet ederim. Bu aralar yalnızlığın yedi sülalesi ile tanıştım. Özlediğim insan sayısı bir kümesteki tavukların, ördeklerin, horozların hatta ve hatta atların toplam ayak sayılarının küpünden daha fazla.  Tamam tamam abarttım tanımıyorum o kadar insan. Hem bir kümese kaç at sığar ki ? Ördekleri zaten korumaya almak lazım. Kümes zor iş zooor. 
 Diyeceğim şu ki, şikayet etmek, herşeye bir neden aramak çok yanlış. gelecek kaygısı, geçmiş için duyulan pişmanlıklar bize sadece can sıkıntısı verir. Yaşayalım şu an için, gülmek güldürmek için. Nazım Hikmet'in 'İlk Yıldız' şiirinde 'Yine aratıyor her yarın dünü, imanım kalmadı yıldızlara da' mısrası çok hoşuma gider. Çok doğru bir tespit. Hangimiz geçmişi özlemle anmadık ki. Bize göte  geçmişimizde daha iyi bir yaşantımız vardı. Peki o zaman da şikayet etmiyor muyduk sanki ? Gelecekte bu anı özlemle anacaksak neden hala şikayet edelim. 
 Yaşamak sadece nefes almak değil. Unutmayalım...

Sen misin beni yokluğunla tehdit eden ?

 Tamam. Git. Hemde şu an git. Arkana da bakma. Bakarsam yüzüne izin veremem gitmene. Duvar olurum çıkacağın kapıya. 

Git. Ama dönüşün olmasın bir daha. Mavilere, yeşillere git. Bırak griliği bana.

 Tam kapat kapıyı. Kapı aralıklarından bakamayayım, beklemeyeyim dönüşünü.

 Sebep sormayacağım. Ben de susacağım. Konuşma. Tahammül edemeyeceğim cümleler kuracaksın biliyorum. 

Bekleme artık gitme dememi. Demeyeceğim. Birlikteyken ne kadar benleydin ki yokluğunu hissetirebileceksin.

 Griler de güzeldir sen bilemezsin ...