nefes almak zor gelir. tutarsın nefesini. inanırsın ölebileceğine. bitecek dersin, bu sefer son. sevinirsin, kurtuluyorum diye. kendine de kızarsın . nasıl bu kadar korkak olabiliyorum diye düşünürsün. başını öne eğerek kabul edersin çoğu zaman. 'evet korkağım' . korkuyorum yalnızlıktan. yalnızken ağlıyorum. neden diye sormama fırsat kalamadan. sevmiyorum yalnızlığı. şüpheli olsa bile varlığı dokunuyor bana. kabul etmiyorum ama yalnızım. daha doğrusu yalnızız. kime açıyoruz tamamen kendimizi. saklıyoruz, gizleniyoruz biz de saklanıyoruz.. sonra yalnız değilim diye dolanıyoruz . kıçıma anlat sen bunu. bencillik ve kibir yüzünden her şey. benciliz, en yakın arkadaş sıfatına koyduğumuz insanlar benzer bize en çok. biz kendimizi sevdiğimiz için severiz onu, o yüzden ona en yakın olup onu överiz. nefesimi tutarken bunları düşündüm. ölümü isterken kendimize acıdım. kendi yarattığımız bir temel üzerine kurulan amaçlarımızı düşündüm. gereksiz hepsi biliyorum. ama o amaçtan bende de var işte. ben de o yüzden kendime acıyorum. korkağın tekiyim onu da biliyorum. nefesimi hiç sonuna kadar tutamadım. en büyük bencilliği yapım gidemedim bu dünyadan. hep arkama baktım. küçük kardeşimi düşündüm. sen ablasın, her şeyden önce o sıfatı hak et dedim kendime. anne baba bir yana kardeş bir yana derim hep. ailemi zaten en baştan kaybettim. sorunlu bir ailenin sorunlu bir çocuğuydum. aile dağıldı sorunu bitti ama ben hala sorunlu olduğumu düşünüyorum.o sorunları özlüyorum biliyor musun? elektrikleri kesik olan evimizde, pencere kenarında babamı beklemeyi özledim. biliyor musun hep sarhoş gelirdi. korkardım ben de . o gelince kaçardım. yatağın altına saklanırdım. uzaktan annemi izlerdim, babamın bağrışlarına kulak asmadan mum ışığında kıyafetini değiştirmeye çalıştırmasını.
pencere kenarında annemle oyunlar oynardık. arabaları sayardık. hep bilerek yenilirdi annem. ödül olarak da reçelli ekmek verirdi bana. o pencere kenarında şiirler şarkılar öğrendim ben.' uçun kuşlar' çocukluğumda beri en sevdiklerim arasındadır. bir de utanırdık biliyor musun. elektriğimiz kesik, babam ayyaş. utanırdık. dalga geçerlerdi benle anlamazdım. geceleri elektriğimizin kesik olduğu anlaşılmasın diye mum yakamazdık. evde yok numarası yapardık. yakın komşulara gönderirdi annem beni ders çalışabilmem için. hepsi diye eve koşardım onun için. annem benim ne çok severdim onu. babamın yaptıklarına rağmen kaç yıl sevdi onu, katlandı ama. küçük kardeşim de daha 8 yaşında. sonradan geldi sorunlu ailemize. çok kıskandım onu en başlarda. çünkü babam o doğduktan sonra 6 ay kadar içmedi.kıskandım babam onu önemsiyordu. aslında sarhoş olmadığı zaman beni de önemserdi gazeteler okurdu bana. ama onun için sarhoş olmuyordu. onu benden çok seviyordu. sevsin olsun tamam mutluydum çünkü ailem vardı. daha sonra yine herşey bozuldu. annem babamı terk etti.çünkü artık gözü açılmıştı. babama aşık değildi ve beni artık eskisi gibi sevmiyordu. kendisi için beni hayatımdan kopardı. ölmek istedim. 2 ay neredeyse hiç konuşmadım. babamın yalnızlığına üzülüyordum, eski hayatımdan koparılmıştım yenisine alışamıyordum. çok ağladım. 3. senesindeyiz hala ağlıyorum arada sırada. babasını çok seven kızları kıskanıyorum. annesinin arayıp sıkı giy diye tembihlediği arkadaşlarımı kıskanıyorum. aile çok önemli biliyor musunuz? bir eksiklik ama sadece. eksik ama yaşıyor insan. çoğu zaman mutluyum da. dedim ya sadece arada sırada ağlıyorum. biliyorum yaşamak güzel.
Uçun kuşlar uçun doğduğum yere;
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır.
Ormanlar koynunda bir serin dere,
Dikenler içinde sarı gül vardır.
O çay ağır akar, yorgun mu bilmem?
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem?
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem?
Yüce dağ başında siyah tül vardır.
Orda geçti benim güzel günlerim;
O demleri anıp bugün inlerim.
Destan-ı ömrümü okur dinlerim,
İçimde oralı bir bülbül vardır.
Uçun kuşlar, uçun burda vefa yok;
Öyle akar sular, öyle hava yok;
Feryadıma karşı aks-i seda yok;
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.
Hey Rıza, kederin başından aşkın,
Bitip tükenmiyor elem-i aşkın,
Sende -derya gibi- daima taşkın,
Daima çalkanır bir gönül vardır.