16 Aralık 2014 Salı

MASADA

Son iki aydır oturduğumuz masaya bakarak önünden geçtiğim yerde şimdi tekrar birlikte oturuyoruz.

Keşke bu masada oturma sebebimiz  sadece senin bende, benim sende kalan eşyaların hatırına olmasaydı.


Zamanla birlikte başka hayatlar da geçmiş üzerimizden. İtiraf etmesek de biliyoruz. Daha doğrusu ben biliyorum, sense gözlerini kaçırıyorsun. Oysa ne de çok severdin gözlerini kırpmadan beni izleyerek utandırmayı. Bakamıyorsun artık. Büyük ihtimal bakmak istemiyorsun ya da ne bileyim bakasın gelmiyor işte.

Başka hayatlar…
Bütün suç onlarda.

Garsona seslenirken sen ‘Merhaba’dan sonra söylediğim ilk şey ‘Limonlu soda.’ Oluyor.
‘Çay ve limonlu soda’ diyorsun sen de gülümsemeden. Üstüme alınmamdan korkup garsona bile nezaket göstermiyorsun.
Alınırdım.
Susmaya devam ediyoruz.
Siparişler geliyor.
Teşekkür ediyorum.
Gülümsemiyorsun.
Alınıyorum.

Konuşmaya birimizin başlaması gerekiyor, farkındayız. Bana korkularım engel oluyor sana burada bulunmanın anlamsızlığı. Bir şeyler anlamlı gelmiş olmalı ki yüzünü bana çevirerek konuşmaya başlıyorsun.

-Değişmişsin sen. Eskiden daha güzeldin sanki. İyi bak demiştim kendine. Neden dinlemedin beni?

-Yoo hala aynıyım. ( senden sonra gözlerimi kapatarak görmeye çalıştım çünkü. Senden sonra ben, ben olmaktan çıktım. Senden gidemedim diğer yarımı da diğer hayatlarla paylaştım. )

-Değilsin. Yanlış anlama güzelsin ama önceki kadar değil. Tabii bu beni ilgilendirmez artık ama senin için söylüyorum.

-Bence senin güzellik anlayışın değişmiş yoksa ben hala aynıyım yahu. Değiştim tabi ama o kadar da değil.( Değiştim hatta o kadardan fazla değiştim. Çirkinleştim çünkü mutsuz kadınlar güzel olamaz ki. O kadar mutsuzum ki hiçbir kozmetik ürünü bunu kamufle edemiyor. Hayatıma yeni giren adamlar bunu fark edemiyorlar en azından. )

-Neyse beni ilgilendirmez zaten. Öylesine söylemiştim.

-Öyle deme biz arkadaşız sonuçta. ( Olmaz olsun böyle arkadaşlık.)

Hafif bir gülümseme sonrası tekrar suskunluk başlıyor.

Neden susuyorsam söylemem gereken o kadar çok şey varken. Her şeyi en baştan yaşamak isterken neden susuyorsam. Diğer hayatlara gitmene izin vermemen gerekirken el sallayacağım birazdan sana. Ben o masada öleceğim.

Çayın bittiğinde ben neredeyse hiç içmemiştim sodamdan.

Kalkman gerekiyormuş.

Alacakları alıp, verecekleri verdikten sonra gittin.

Bense şimdi daha da çirkinim ve hayatımı daha fazla parçaya bölüp dağıtmaya devam edeceğim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder